Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan oyun platformlarına tepki: Irkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı açılış töreninde açıklamalarda bulundu. Sosyal medya ve oyun platformlarında artan şiddet olaylarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğratmaya çalışan, ırkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir" ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı açılış töreninde yaptığı açıklamada sosyal medya platformlarına ve oyun platformlarına tepki gösterdi. Irkçılık ve şiddetin bu mecralardan yayıldığına dikkat çeken Erdoğan, "Irkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir" dedi.

"FIRSAT EŞİTLİĞİNİ GÜÇLENDİRDİK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;

2002'de 367 bin olan derslik sayımız hayırseverlerimiz sayesinde 2 kattan daha fazla arttı. Derslik başına düşen öğrenci sayısı 36'dan 23'e, orta öğretimde 30'dan 22'ye indirdik. Böylece evlatlarımız daha kaliteli daha refah bir eğitim ortamına kavuştu. 2022'de 541 bin olan öğretmen sayımız 1,2 milyona yükseldi. Hükümetlerimiz döneminde 800 bin öğretmen ataması yaptık. Ücretsiz ders kitapları, yemek, taşıma, şartlı destekler, burslar ve pansiyon hizmetleri sunarak eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirdik.

"YENİ DERSLER TAHSİS ETTİK"

Son 22 yılda yaklaşık 4 milyar adet ders kitabını ücretsiz dağıttık. Özel eğitim ihtiyacı olan 1,2 milyon öğrencimizin evlerinde, hastanelerde, okullarda eğitime erişimini sağlıyoruz. Seçmeli ders havuzunu genişleterek, insan, bilim ve toplum, din, ahlak ve değer ile kültür, sanat ve spor alanlarında yeni dersler tahsis ettik.

"OECD ORTALAMASININ ÜZERİNDE"

Öğretmenlerimizin dijital cihazları eğitimde kullanabilme becerisi yüzde 88 oranında, bu da OECD ortalamasının üzerinde. İnşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz. 

"TELAFİ ETMEK İÇİN YOĞUN ÇABA İÇİNDEYİZ"

Deprem bölgesindeki çalışmalarımız hızla devam ediyor. Öğretmenlerimizin konaklama ihtiyaçlarından öğrencilerimizin akademik kayıtlarını telafi etmek kadar her alanda yoğun çaba içindeyiz. Depremin yaralarını sarmakla kalmayacak, bölgenin eğitim altyapısını eskisinden çok daha güçlü hale getirene kadar durmayacağız.

"SAPKIN AKIMLAR KÖRÜKLENİYOR"

Teknolojinin ve dijitalleşmenin hayatımızın her alanına nüfuz ettiği bir dönemdeyiz. Birkaç saatlik bir internet kesintisi bile hayatın durmasına sebep olabiliyor. Teknolojiyle birlikte bağımlılık, evlatlarımızın karşı karşıya kaldığı riskler de artıyor. Sosyal medyanın bir takım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine maalesef sık sık şahit oluyoruz. Oyun platformları şiddeti teşvik etme yanında aile yapımızı bozan sapkın akımların özendirilmesine de aracılık ediyor. Henüz 4-5 yaşındaki tertemiz dimalar oyunlar içine sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Bu mecralar vasıtasıyla sadece şiddet, sadece sapkın akımlar değil aynı zamanda ırkçılık da körükleniyor. İnsanlarımızı birlikte yaşadığı diğer fertlere karşı düşmanlaştıran ırkçı faşizm buralardan besleniyor.

"IRKÇILIK TUZAĞININ MERKEZ ÜSSÜ SANAL ALEMDİR"

Türkiye'yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğratmaya çalışan, ırkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir. Dijital dünyanın denetimsiz, kontrolsüz ve kaotik yapısı pekçok tehdidi beraberinde getirmektedir. Artan risklere bağlı olarak eleştiriler de yoğunlaşıyor. 

"BATILI ÜLKELER ÇIKARLARI OLUNCA ÖZGÜRLÜKTEN BAHSETMİYOR"

Artan risklere bağlı olarak eleştiriler de yoğunlaşıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde dijital teknolojilerle çeşitli tedbirlerin, kısıtlamaların ve düzenlemelerin devreye alındığını görüyoruz. Özellikle Batılı ülkelerin kendi çıkarlarını, kendi vatandaşlarını korumak amacıyla aldığı çok sert önlemlerde dikkat ederseniz kimse özgürlükten, demokrasiden, serbest piyasa ekonomisinden bahsetmiyor. Ancak biz evlatlarımızı korumak için benzer adımlara başvurduğumuzda eleştiri oklarının hedefi oluyoruz. 

"ÖZGÜRLÜK MASKESİYLE MASKELEŞTİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ"

Geçen ay uygulamaya koyduğumuz tedbirlerde olduğu gibi hemen birileri tarafından yasakçı olmakla suçlanıyoruz. Ülkemizdeki bazı çevreler çocuklarımızın hakkını ve hukukunu savunmak yerine uluslararası şirketlerin çıkarlarının avukatlığını yapıyor. Çocuk istismarına karşı çıkmak varken, özgürlük adı altında istemeseler de çocuklara zarar veren uygulamaları savunur pozisyona düşüyorlar. Özgürlük maskesiyle şiddetin, ahlaksızlığın, ırkçılığın, nefret suçlarının hatta istismarın meşrulaştırılması asla kabul edilemez.