TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların süratle çözülmesi ve normalleşmenin ötesinde çok yakın diyalogların ortaya konulması lazım. Orta Doğu halkları eğer köleleştirilmeye rıza göstermiyorlarsa birleşmeye, bütünleşmeye doğru yönelmelidir" dedi. Kurtulmuş ayrıca son günlerde konuşulan Anayasa'nın ilk 4 maddesi tartışmasına da değindi.
ÇOK ANLAMLI BİR ZİYARET OLDU
Kurtulmuş, Rusya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Görüşmelerinin, planladıklarından çok daha verimli geçtiğini belirten Kurtulmuş, "Böyle bir konjonktürde, Türkiye ile Rusya arasında bölgesel ve küresel meseleler de dahil olmak üzere tüm konuların detaylı bir şekilde ele alınması çok faydalı oldu. Açıkçası çok anlamlı bir ziyaret olduğunu söyleyebilirim. İnşallah sonuçları da iyi olur. Bundan sonra ele aldığımız bu başlıkları takip edip, hedefine ulaşmasını, sonuçlanmasını temin etmeye çalışacağız" diye konuştu. Kurtulmuş, kendisine Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Genel Kurulu'na hitap etme imkanı verilmesinin önemine vurgu yaparak Türkiye'den bir siyasetçinin ilk kez Genel Kurul'da konuştuğunu anlattı.
TÜRKİYE ETKİLİ OLACAK
TBMM Başkanı Kurtulmuş, BRICS'in ağırlıklı olarak ekonomik işbirliği teşkilatı olduğunu anımsatarak "NATO, bir savunma iş birliği teşkilatı. Türkiye NATO üyesi ama aynı zamanda Rusya ile de işbirliği içerisinde. Türkiye hiçbir zaman bu ilişkileri birbirinin alternatifi olarak görmedi. Böyle düşünmediğimizi, kategorik olarak böyle bir anlayışa karşı olduğumuzu başından itibaren söyledik. Bu Türkiye'nin dış politikada elini rahatlatacak bir yaklaşımdır. Açıkçası BRICS'in güçlenmesinin ve bir denge oluşturmasının dünya barışının korunmasında etkili olacağı kanaatindeyim" dedi.
İLK 4 MADDE TARTIŞMASI LÜZUMSUZ
Kurtulmuş, "İlk tur görüşmelerinizde Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili bir talep oldu mu?" sorusu üzerine, "Hayır, gündeme gelmedi. İlk 4 madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Mecliste temsil edilen partilerin çoğunluğu hatta tamamına yakını ilk 4 maddeyle ilgili en ufak bir problemlerinin olmadığını ısrarla söylüyor. Dolayısıyla ilk 4 madde konusu gündeme gelmeyecektir." yanıtını verdi.
Anayasa yapmanın aritmetik meselesi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Meclisin kahir ekseriyeti ilk 4 maddeyi tartışmayı uygun görmüyorsa bunu ısrarla gündeme getirmek lüzumsuz bir zaman kaybıdır. Sanki böyle bir tartışma varmış gibi ilgili ilgisiz herkes topa giriyor ve bunun üzerinden vatan bekçiliğine soyunuyor. 1920'den beri bu vatanın bekçisi, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Türk milleti ve onun yetkilendirdiği TBMM'dir." diye konuştu.
ERDOĞAN VE BM AÇIKLAMASI
Kendisinin Moskova'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise Birleşmiş Milletler'de BM'nin yapısının değişmesi gerektiğine yönelik açıklamalarının ne zaman sonuç vereceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dünya maalesef sanki bir felakete doğru koşar adım gidiyor. 'Kavgada yumruk sayılmaz' denir ya, kimin kime ne zarar vereceğinin önceden tespit edilemeyeceği bir döneme girebiliriz. Özellikle İsrail'in saldırganlıkları dünyayı böyle bir noktaya getirdi. Dünya halkları bağlamında, yani çeşitli ülkelerde ve coğrafyalardaki özellikle barış, adalet duyguları yüksek geniş kitleler için söylüyorum, bu türbülansın içerisinden çıkmanın en pratik yolu yeni bir küresel sistemin kurulmasıdır. Çok kolay bir şey olmadığının farkındayım. Hiç kimse sahip olduğu ayrıcalıkları ya da avantajlı olduğu konumları değiştirmek istemez. Tabii, dünya sisteminde bu tür köklü değişiklikleri talep eden fikirlerin bir olgunlaşma sürecinin olacağı da aşikardır."
TÜRKİYE VE SURİYE TEMASLARI
Kurtulmuş, İsrail'in en büyük gücünün ne Amerika ne askeri teknolojisi ne uluslararası medyadaki hakimiyeti ne uluslararası finans ve uluslararası akademideki hakimiyeti olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bunlar İsrail'e bir güç veriyor ama İsrail'in en büyük gücü, bölge ülkelerinin, İslam ülkelerinin dağılmışlığı, parçalanmışlığı ve çaresizliğidir. Dünya halkları tepkilerini gösterirken, Türkiye olarak bizlerin de bölge ülkelerini, Orta Doğu ülkelerini aralarındaki siyasi farklılıkları bir tarafa bırakıp birlikte hareket edebilecekleri bir noktaya getirmemiz şart. Çok acıdır; Suriye'deki iç savaş başladığında insanlar Lübnan'a kaçtılar, şimdi ise Lübnan'dan Suriye'ye kaçıyorlar. Şunu artık görmek lazım, siyonizmin paranoyak bir dini argümanla beslediği; Nil'den Fırat'a kadar bu bölgeyi hakimiyet altına alma siyaseti son aşamasına geldi. Türkiye'de bu siyasetin nihai hedeflerinden biridir. Bu tehlikeye karşı uyanık olmamız gerekiyor. Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların süratle çözülmesi ve normalleşmenin ötesinde çok yakın diyalogların ortaya konulması lazım. (Binyamin) Netanyahu ve çetesi şöyle görüyor; 'Biz ve bize köle olmak zorunda olan Orta Doğu halkları.' Orta Doğu halkları eğer köleleştirilmeye rıza göstermiyorlarsa birleşmeye, bütünleşmeye doğru yönelmelidir."