Özgür İrade programında Türkiye'nin önemli gündem maddeleri ele alınıyor. 8 yaşındaki Narin'i arama çalışmaları sürüyor. Narin nerede? Arama kurtarma çalışmaları hangi aşamada?  Oylum Talu sordu, Hukukçu Mücahit Birinci, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya, CHP 23. Dönem Milletvekili Çetin Soysal ve Kamuoyu Araştırmacısı Murat Sarı yanıtladı.

ÇOCUK KAYIPLARI NE ZAMAN ARTMAYA BAŞLADI?

Murat Sarı: Türkiye'de 80'lerin ikinci yarısından sonra çocuk kayıpları arttı. O dönemde Türkiye'ye internet geldi. Arada bağ olduğunu düşünüyorum. Bakıldığında kayıp çocukların büyük kısmı küçük yerlerde, kasaba ve köylerde. Orada kadına ve çocuğa çok değer verilir. Tezat olan durum da bu.

Bizim en önemli değerlerimizden biri genç nüfusumuz. Birileri değerlerimizle mi oynuyor? Bunun ülke içinden yapıldığını düşünmüyorum.

Doç. Dr. Turgay Yerlikaya: Aile müessesini korumak oldukça önemli bir konu. Özellikle 2010'lar beri sosyal medya kullanımı çok arttı.

"ÜLKEDE 20 MİLYON SİLAHI OLAN İNSAN VAR"

Çetin Soysal: Geçen gün bir baba çocuklarını öldürüyor. Eski Bakan'ın oğlu annneannesini öldürüyor. Evde silah neden var? Bir insanın psikolojik sorunları olabilir. Türkiye'deki en temel sorunlardan biri ateşli silahları elde etmenin çoğalması. Bu bir dram. Ama bu dramla birlikte asayiş sorunu yaşıyoruz.

Ülkede 20 milyon silahı olan insan var. Öyle diziler var ki. Gayrimeşru hayatları, şiddeti, çeteleşmeyi özendiriyorlar. Biz böyle toplum değiliz. Sosyal medyada şiddet içerikli yayınlar daha çok ilgi topluyor.

"İNSANIN İÇİNDEN İDAM CEZASI İSTEĞİ GEÇİYOR"

Mücahit Birinci: Kayıp çocuklar, vicdan parçalayıcı manzara. Çok acı meseledir. Hukuk vuku oluşan konuları sonuca bağlar. Ama toplumumuzun talebi bu olayların hiç olmamasıdır. Metin üzerinde kalan hadiseler bazı insanlar üzerinde caydırıcılık sağlamaz. Bu dünyanın her yerinde böyledir. İnsanın içinden vicdanen idam cezası gelmesi isteği geçiyor. Siyasal suçlar hariç, çerçevesi iyi çizilmiş konularda idam cezasının gelmesi tarafında duruyorum ben. Devlete karşı işlenmiş suçlar da hariç. Çünkü risklidir. Zamana göre bu değişebilir, yanılmalar olabilir.

"GÜVENLİK AİLEDE BAŞLAR"

Mücahit Birinci: Güvenlik sisteminin başladığı yer ailedir. Ailesiz güvenlik olmaz. Ailenin güçlendirilmesi, aileye hücum eden mefhumların ortadan kaldırılması ile mümkündür. Öğle sonrası bir televizyon kuşağı var, toplumda azınlık olan tortuların gösterilip de ülkenin hepsi böyleymiş gibi gösterilmesini kabul edemiyorum. İrin maalesef ilgi uyandırır. Bu programlar seyrediliyor diye bunların iyi olduğu anlamına gelmez.

ÇOCUK CİNAYETİNE İDAM CEZASI GELMELİ Mİ?

Murat Sarı: Amerika'da idam cezası alanların yüzde 35'i bunu suçsuz yere alıyor. İçinde insan unsuru var ama insan hata yapabilir. Ömür boyu hiç kimseyi görmeksizin, katıksız müebbet denir ya, bir hücreye kapatırsınız. İnsan hakları derler, ayağa kalkarlar ama bir gün buna alışırlar. Çünkü onun yaptığı daha ağır bir suç. Bizim toplumuzda çocuk cinayeti oranı düşük. Amerika'da bu oran cidden çok yüksek.

Televizyonda izleyici karşısına ne koyarsanız onu izlerler. Yasaklamak yerine kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz. Bu bir teoridir. Kültürel yapımızı bozan faktörlerin başında yer alıyor.

Çetin Soysal: İdam bir kurtuluştur. Cezaevine ayakkabı bağı bile alınmaz. Düşünsenize ömür boyu o şekilde hapiste kaldığınızı. Çıkmayacağının güvencesini TBMM vermeli. Ağırlaştırılmış müebbet cezası, hücrede kalması daha ağır cezadır. Oradan çıkmamalı.

Doç. Dr. Turgay Yerlikaya: İdam, kamuoyunun vicdanını yaralayan meselelerde gündeme geliyor. İdam yerine, ıslah etme çalışmaları yapılsa ve hapishanede sürekli gözetim içerisinde olması beklenir. Ama toplumda bu ıslah ve adalet karşılığı yapılmadığı düşüncesi var. Toplumsal adaleti bireyler kendi içerisinde arar ve kaos çıkar. Devlet, tüm toplumsal sözleşme kurallarına göre şiddet dahil bireyin tüm haklarını yönetime devretmesi. 3-5 sene sonra suçlunun çıkması kişiyi rahatlatmıyor. Zaman zaman idam tartışmasının olması fayda var. Olabilir, olmayabilir kısmı ile ilgilenmiyorum.

KİRALAR ALTINLA ÖDENEBİLİR Mİ?

Mücahit Birinci: Türk parasının değerini koruyan kanuna göre kiralar altın veya değeri ile ödenemez. Enflasyonist baskı var. Bu nedenden dolayı buna yönlenme oluyor. Yasadan çıkan vatandaşın enlfasyondan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İnsanlar gıda ve kira artışlarından çok rahatsız oluyorlar. Önümüzdeki sene ortasında enflasyon yüzde 20'lere düşecek.

Murat Sarı: İşin açıkçası doğru bir ekonomi politikasına bu kadar yanlış başlanır. Kemer sıkılması doğrudur ama buna vatandaştan başlanılmamalıydı. Resmi verilere göre barınma enflasyonu yüzde 130 artmış. Millet ne yapacak? Kendi imkanını buluyor.

Doç. Dr. Turgay Yerlikaya: İstanbul'un ekonomik ölçeği öyle bir hale geldi ki New York gibi şehirlerle kıyaslama haline geldi. Ekonomik açıdan kırılgan kişilerin bir süre sonra İstanbul'da yaşayabileceğini sanmıyorum.

"VERGİDE ADALET OLMALI"

Mücahit Birinci: Herkesten alınan eşit vergiler adaletsizliğin temelidir. Araç, yakıt vergisi. Vergide adaleti sağlamak için bunu düzeltmek gerekir.

Çetin Soysal: TÜİK rakamları ile sokakta ve marketteki rakamlar arasında fark var. Enflasyonu durduracak olan siyasi kurumdur. Tüm çözüm siyasi kurumdan çıkar. Ekonomi ile ilgili kararları alan siyasi kurumdur. Yanlış alınan kararlar nedeni ile ekonomi konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Satın alma gücünü sıkıp enflasyonu düşürme eskide kalmış yöntemdir. Ciddi kamu harcamaları var. Belediyeler de dahil. Lüks araçlar kaldırılmalı.