Ekol TV'de seyirci ile buluşan ve Armağan Çağlayan'ın sunduğu Sorgusuz Sualsiz programı, siyasi lider ve partilerin önemli temsilcilerini ağırlamaya devam ediyor. Armağan Çağlayan'ın bu haftaki konuğu Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Ekol TV'de önemli konulara değindi. Programda öne çıkan başlıklar şu şekilde:

MEDYA KANALLARI TİP'İ GÖRMÜYOR

Bizim açımızdan özel bir Can Atalay durumu vardır. Hukuksuzluk devam ediyor, bu olayı gündem etmeye devam ediyoruz. Son 6-7 aydır Türkiye İşçi Partisi'nin seslenme kanallarında daralma var. Eskiden haberlerimize yer veren kanallar ve internet siteleri, TİP'i biraz görmeme çabası içindeler. Sesimiz halka o kanallar üzerinden ulaşmadığı için, özel çalışmalar yapıyoruz. Bunlar nedir; En bilindik, en eski yöntem, en doğru yöntem olan olan yüz yüze temas. 1 Mayıs'tan bu yana hergün bir pazar yerini ziyaret ediyorum. Ülkenin gerçek gündemini halktan dinliyorum. Bir taraftan da Türkiye'ye dair görüşmelerimizi doğrudan yurttaş ile paylaşıyorum. 

"BEKİR BOZDAĞ SÜRECİ YÖNETEMEDİ"

Meclis'te çıkan kavgadaki görüntüleri defalarca izledim, defalarca tutanakları okudum. Ahmet Şık hakaret etti diyen arkadaşlardan hiçbiri, 'Ahmet şunu söyledi" diyemiyor. Türkiye İşçi Partisi'nin bir milletvekilinin, vekilliğinin düşürülme işleminin yok hükmünde olduğuna Anayasa Mahkemesi karar vermiş. Böyle bir işlem yok. Bizim 4 tane milletvekilimiz var, bunlardan bir tanesi cezaevinde esir tutuluyor. Meclis'te bu konu için olağanüstü toplandık ve bize söz hakkı verilmedi. Usul Tartışması açalım önerisinde bulunduk. Usul Tartışmasının konusu Bekir Bozdağ'ın bu toplantıyı yönetemeyeceğini söyledik biz. Bunu sadece söz almak ve bir şeyi tartıştırmak için açtık. Yok hükmünde olan kararın uygulayan kişi, bu oturumu yönetemez. Bekir Bozdağ orayı yönetmedi ve haklı çıktık. 

HAKARETİN YANITI SALDIRIP, DÖVMEK Mİ?

Ahmet Şık ile ben konuşacağız Türkiye İşçi Partisi adına. Ahmet kürsüye çıkıyor ve sert denilen ifade şu "Sizde hiç utanma yok" ve o andan itibaren çok dikkatli izlenmesini rica ediyorum. Mesela ilk yanıtı kim veriyor Ahmet'e? Abdullah Güler veriyor.  Abdullah Güler kim? AK Parti'nin Grup Başkanı. Doğrudan partinin bir numaranın ismi Ahmet'e sataşıyor. Ondan sonra Ahmet kendisine ait tek bir söz söylemiyor. Karşısındakiler ne söylüyorsa aynısı iade ediyor. Teröristsiniz, haysiyetsiniz diyorlar, Ahmet'te aynı şekilde karşılık veriyor. Diyelim ki Ahmet hakaret etmiş, hakaretin yanıtı linç etmek mi? Hep beraber saldırıp, dövmek mi?  Burada Anayasa ayaklar altına alındı.  Biz Bekir Bozdağ'ın yönettiği oturumda bunu söylemişiz. O zaman demişiz ki; Bu yaptığınız işlemi yok hükmünde, bunu yapamazsınız. Anayasa çiğnendi, Can haksız, hukuksuz bir biçimde esir tutuluyor. Bunları hepsini unutturup Ahmet sert konuşmuş. Böyle bir algı yaratılmaya çalışıldı.


 

6'LI MASADAN TEKLİF GELDİ Mİ?

Altılı masada CHP, kendi sağıyla ittifak yaptı. O masanın en solunda CHP olacaktı. Türkiye kötü bir yerde, bir geçiş sürecine ihtiyacı olduğunu iddia ediyordu arkadaşlar, ben sadece geçiş programıyla, pansuman işlerle Türkiye'nin kurtulabileceğine inanmıyorum. Bu yüzden 6'lı masada olma şansımız yoktu. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda tutumumuz net olmuştu. Erdoğan'ın karşısındaki en güçlü adayın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorduk. 6'lı masa için ne o taraftan teklif geldi, ne bizim aklımızın ucundan geçmedi.