Yaren Eryılmaz / Ekol Haber

Yetkililerin olayla ilgili çok yönlü soruşturması sürerken saldırgan hakkında yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Bilgisayar oyunlarından etkilendiği değerlendirilen saldırganın bilgisayar oyunu oynarken tanıştığı arkadaşı Ayaz Bulut; Arda'nın şiddet içerikli oyunlar sırasında "Bunları gerçek insanlara da yapmak istiyorum. Yakında yapacağım" dediğini, parti binalarına molotof atmak, sokaktaki kedilere tekme atmak ve adam öldürmek ile ilgili videolar izlemekten hoşlandığını söylediğini anlatmıştı. 18 yaşındaki saldırganın emniyetteki ilk sorgusunda, babasının kendisini dövdüğünü, evde uzun süre yalnız bırakıldığını, saldırıyı bir sosyal medya platformu üzerinden tanıştığı Doğu Avrupalı bir arkadaşıyla birlikte planladığını ileri sürdüğü ve "İnsanları sevmediğim için ve ses getireceğinden dolayı bu eylemi yaptım" dediği iddia edildi.

Türkiye'yi sarsan olayda, Arda K'nın aldığı ilk teşhis ise 'mizantropi' oldu. Ünlü psikayatr ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu, bilgisayar oyunu bağımlılığı ve mizantropi hakkında ekolhaber.com.tr'ye konuştu.

Arda Küçükyetim

Ailelerin bilgisayar başında çok vakit geçiren çocuklarını iyi gözlemlemeleri ve bu durumu yakından takip etmeleri gerektiğini vurgulayan Budacıyıoğlu,

"Gençler her türlü durumdan biz yetişkinlerden daha fazla etkilenmeye açık. Dünyayı daha tanımadıkları, kalıcı ilişkiler kurmadıkları bu yaşlar çok tehlikeli yaşlar. O dönemde bir gencin kapanıp bir oyunla hayatını idame ettirmesi, saatlerce bilgisayarın başından kalkmaması olumsuz bir durum. Beynimiz bizim verdiğimiz verilere göre hareket ediyor. Bu çocuğun beyni bir zaman sonra tamamen yaşadığı ortam olarak burayı görüyor, burayı kabul ediyor." ifadelerini kullandı.

Gülseren Budayıcıoğlu

"KENDİSİNİ VATANI İÇİN SAVAŞA GİDEN BİRİ OLARAK GÖRÜYOR"

"Nasıl ki insanlar savaşa gittiğinde çok nazik çok beyefendi çok merhametli olmuyor ve adam öldürürken aslında vatanını korumak gibi ulvi bir amaç için çalıştığı için çok farklı algılamalar başlıyor; bu çocuktaki durumu da savaşa giden birini algı şekli olarak algılayabiliriz. O sanki oradaki karakterlerden birine büründü ve kendisini vatanı için savaşa giden biri olarak görüyor. Yaptığı şeyin hiç farkında değil."

BU ÇOCUK HER TÜRLÜ CEZAYI ALMALI

Bu durumun çocuğun cezasız kalmasına sebep olamayacağının altını çizen Budayıcıoğlu; "Fakat bu çocuk farkında değil, bu çocuk hastadır ne yapsa yeridir diye bir şey söz konusu değil. Bu çocuk her türlü cezaya açık." dedi.

ANNE-BABALARA UYARI

Anne babalara çocuklarla kurulan sağlıklı iletişimin çocuğun kaderini belirlediğini söyleyen Budayıcıoğlu,

"En çok da anne babalara uyanık olmayı öneririm. Çocuklara bir takım tavsiyeler vererek bu işin üstesinden gelemeyiz. Biz çocukken ne kadar dinliyorsak onlar da bizleri o kadar dinler. Ben bu konuda ailelerin çok ciddi tedbirler almasını tavsiye ederim. Bu konuyu uzun uzun çocuklarıyla konuşmalılar, emin olana kadar bunun peşini bırakmamalı ebeveynler. Bu konuda çocuğa çok sert davranmalarını değil, kalıcı ilişki kurmalarını öneririm. Bu ilişkiyi bir dostluğa büründürmek ve devam ettirmek lazım." ifadelerini kaydetti.

MİZANTROPİ NEDİR?

Mizantropi kavramı insanlardan nefret etmek, insanları sevmemek ve onlara güvenmemek anlamına gelen bir durumdur. Mizantropi yaşayan kişi insanlara karşı negatif duygu ve davranışlara sahip olmasından ötürü etrafındakilerden uzak durur ve yalnız kalma isteği duyar. İnsanlarla iletişime girmemek için her türlü yolu dener. Negatif duygu ve düşüncelere sahip olduğundan dolayı mesafeli tutum sergiler ve asosyal birey haline gelir. Kalabalık ortamlara girmek istemez, adeta kaçarcasına uzaklaşır. İş yaşamında da sosyal olmayan, insanlarla az iletişim kurabilecekleri meslekleri tercih eder. Bu belirtilerin bir kısmı sadece mizantropi yaşayan kişilerde değil, psikolojik rahatsızlığı olan birçok bireyde görülebilir.