Amerika halkının merakla beklediği büyük gece nihayet geldi. Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump, 5 Kasım’da gerçekleşecek başkanlık seçimleri için geri sayım başlamışken adaylar ilk kez canlı yayında kozlarını paylaşacak. Amerikan televizyonu ABC’nin yayımlayacağı münazara Philadelphia’da yapılacak ve tam 90 dakika sürecek. Salonda izleyici olmazken, konuşma sırası kendisinde olmayan adayın mikrofonu kapalı kalacak. Böylelikle hangi aday konuşuyorsa sözü kesilmemiş olacak. Soruların cevaplanması için adaylara iki dakika süre tanınırken not defteri, kalem ve su da verilecek.

YALAN MAKİNESİ DETAYI

Münazarada bir diğer dikkat çeken detay ise adayların mikro ifadelerinin beden dili uzmanları tarafından dikkatle takip edilmesi olacak. Bu ayrıntı akıllara sevilen Amerikan dizisi Lie to Me’yi getirdi. Adaylar görüşlerini anlatırken tıpkı bir yalan makinesi bağlanmışçasına beden dili uzmanları tarafından takip edilecek. Böylelikle jest ve mimiklerine göre yalan söyleyip söylemedikleri anlaşılacak.

Geçtiğimiz aylarda Biden-Trump münazarasında da aynı inceleme yapıldı. NPR’ye konuşan beden dili uzmanları, Trump’ın ay başındaki bir basın toplantısı için doğruluk kontrolü yapmış ve bir saatlik konuşmada 162 yalan ve çarpıtma bulmuştu.

KONUŞULACAK KONULAR

Bununla birlikte Trump ile Harris’in canlı yayındaki ilk karşılaşmasında konuşacağı konular da belli oldu. İki aday, göçmen meselesi, kürtaj, iklim değişikliği, demokrasi politikası ve İsrail-Gazze konuları üzerinde adaylar görüşlerini paylaşacak.

ABD Başkanı Joe Biden’dan başkanlık yarışını devralan Harris, klasik Demokrat fikirlerini benimseyeceğini söylese de yeni bir yol çizeceğine dair de söz verdi. Orta sınıf için vergi kesintileri, zenginler ve şirketler için vergi artışları, kürtaj haklarının geri verilmesi ve iklim değişikliğini daha sert bir şekilde ele alacağı yönünde açıklamalarda bulundu.  Öte yandan Trump ise pandemi döneminde kontrolünü kaybettiği çoğu konuya tekrar hâkim olmak istiyor.

GÖÇMEN MESELESİ

Biden, görev süresinin başlarında Harris'i göçün temel nedenleri konusunda yönetiminin sorumlusu yapmıştı. Trump ve üst düzey Cumhuriyetçiler şimdi Harris'in, politikaları sebebiyle göçmen konusunun kontrolden çıktığını söylüyor ve ABD-Meksika sınırındaki durumdan Harris'in sorumlu olduğunu söylüyor.

Harris ise Trump'ın daha sıkı göçmen kuralları ve daha fazla sınır görevler almayı içeren yasa tasarısını reddederek durumun daha da kötüleşeceğine dikkat çekiyor. Harris, o yasa tasarısını geri getireceğini ve Trump'ın göç konusunda "konuştuğunu ama eyleme geçmediğini" söyleyerek yasayı imzalayacağını söyledi. Harris, ABD'de yasal statüsü olmayan göçmenler için vatandaşlık yolları arayan ve çocukken ülkeye yasadışı olarak gelen genç göçmenleri kapsayan bir göç reformunu onayladı.

Trump ise ABD tarihindeki en büyük sınır dışı etme operasyonunu gerçekleştirme sözü verdi. Başkanlık döneminde uygulamaya koyduğu "Meksika'da Kal" programı ve kamu sağlığı gerekçesiyle göçmenlere kısıtlamalar getiren 42. Madde gibi politikaları geri getirecek. Ayrıca Trump, ABD'de doğan ve ebeveynleri ülkede yasadışı olarak bulunan kişilerin vatandaşlığını sona erdirmeyi amaçlıyor.

KÜRTAJ

Harris, Kongre'yi federal yasada kürtaj erişimini garanti altına alan bir yasa çıkarmaya çağırdı; bu hak, Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilmeden önce yaklaşık 50 yıl boyunca geçerliydi. Biden gibi Harris de Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletlerde kürtaj yasaklarını eleştirdi ve başkan seçilmesi halinde ülke çapında kürtaj yasağını engelleyeceğine söz verdi. Harris, Biden hala başkanlık yarışındayken bile Demokrat Parti’de kürtaj haklarının en görünür savunucusuydu.

Trump ise ülke genelinde kürtaj hakkını anayasal olarak garanti altına alan 1973 tarihli "Roe v. Wade" kararının iptal edilmesiyle sık sık övündü. Kürtaj haklarının kısıtlanması gerektiğine dair sorulardan sonra Trump, bu kararın eyaletlerin kararına bırakılması gerektiğini söyledi.

Öte yandan Trump, masasına gelirse ulusal kürtaj yasağını imzalamayacağını ve yakın zamanda kürtaj ilaçlarına erişimi engellemeye çalışmayacağını söyledi. Time dergisine, kadınların kürtaj nedeniyle dava edilip edilmeyeceğine veya gebeliklerinin izlenip izlenmeyeceğine karar vermenin de eyaletlere bırakılması gerektiğini söyledi.

İSRAİL’İN GAZZE’DEKİ SOYKIRIMI

Her iki adayın da İsrail’in Gazze’deki soykırımına ilişkin tutumu merak edilen bir diğer konu… Harris, İsrail'in kendini savunma hakkına sahip olduğunu söylemişti. Ancak başkan yardımcısı, Gazze'deki çatışmalar sırasında sivillerin daha iyi korunması için defalarca kez konuştu. Biden gibi Harris de kalan tüm rehineleri ve ölen İsraillilerin ülkesine dönmesini amaçlayan ateşkes anlaşması destekliyor.

Trump ise İsrail'in Hamas'ı "yok etme" çabalarına destek verdi, ancak aynı zamanda İsrail'in bazı taktiklerini de eleştirdi. Trump, İsrail'in daha hızlı sonuç alabilmesi için barışa geri dönmesi gerektiğini söylüyor. ABD'deki üniversite kampüslerindeki Filistin yanlısı protesto gösterilerine ise daha sert müdahalede bulunulması gerektiğini düşünüyor.